13 Kasım 2008

Danyal Topatan

O, Karaoğlan filmlerinin Camoka'sı.. O, Tarkan serilerinden biri olan Gümüş Eyer'in 'Kedi' lakaplı, gudik giyimli, elinde aynı Legolas gibi oku ve yayıyla gezinen salt kötüsü. Cüneyt Arkın'dan yüzlerce kez dayak yemiş iflah olmaz pos bıyıklı.. "Drakula İstanbul'da" ile başlayan sinema serüveninde, kötülerin genelde çirkin olduğunu bizlere kanıtlamış biri işte.. Süheyl Eğriboz ile birlikte girmediği pislik, yemediği dayak kalmamış bir efsane (benim için).

Tarkan, Battal Gazi, Malkoçoğlu ve daha niceleri.. Milliyetçilik göndermeleri.. İyinin kötü ile olan amansız mücadelesinin şaşırtıcı biçimde hep iyilerin zaferiyle sonuçlanması.. İşte o filmlerde, surlarda burçtan burç'a zıplayabilen ölümsüz-ultra dayanıklı kahramanlarımızın karşısına Bizans askeri olarak en fazla sayıda çıkan adam da Danyal abi.. Bazılarının kaderi, filmlerde hep ölmek..

Kıvırcık saçları, sinir bozan kahkahası, kapkara suratı ve tecavüz esnasındaki 'gerçeğe çok yakın' performanslarıyla belleklere 'pis herif' olarak kazınmış Pancho Villa..

Aklıma geldi, yazayım dedim. Ruhu şad ola.

Hiç yorum yok: