Adile Naşit'in bir başka hali.. İyi kalpli, güleç yüzlü, zaman zaman evde kalmış kadını-zaman zamansa bir dul'u, bir uyanık anne'yi oynayan altın kalpli isimlerinden Mürüvvet Sim. Tarık Akan'ı, Kartal Tibet'i, Emel Sayın'ı, Hülya Koçyiğit'i kabullenmemizi sağlayan isimlerden bence o. Genelde konağın hizmetçisidir, arada pansiyon işletmecisi nemfomanyak Rum olur.. Sezercik'e, Ayşecik'e, Zeynepçik'e teyzelik ederken Önder Somer'i, Suzan Avcı'yı karşısına alır. Suna Pekuysal'ın o kadar uysal olmayan şekli olarak, Gülen Gözler'de kafasına Adile Teyze tarafından geçirilen o bir tencere yaprak sarma ile aklımda bir yeri ömür boyu kiralamış agresif melektir.
Dedikoducu, çirkef, kavgacı, acuze rollerinin değişmez isminin aklımızda hep o şen kahkahası, mahalle ağzıyla sıraladığı şirin hakaretleri, küfürleri ve azarları ile kalması onun oyunculuğu ne kadar ciddiye aldığını da göstermez mi? Sen hep kötü ol ama hep cici hatırlan; bu bence büyük bir iş. Mühim bir hadise.
Mürüvvet Sim 64 senelik yaşamının, tiyatro ve sinemadan arta kalan zamanında piyango bileti satarak o yaşamı sürdürmek zorunda kaldı.. 'Yeşilçam emekçilerinin acı sonları' bana hep trajikomik gelmiştir bu yüzden. Sami Hazinses'in hazin bir şekilde aramızdan ayrılması, Yadigar Ejder'in bir kaldırımda biten yaşamı ve daha niceleri..
Başrol oyuncularını başımıza çıkaran sistem, keşke onları görmemizi sağlayanlara da aynı ilgi ve itina ile yaklaşabilseydi.. Bu yazı da böyle sitemle bitsin, bu yazı da böyle mesaj kaygılı bitsin.
12 Kasım 2008
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder